half life

Neighbours from hell compilation 4 lira, eski ama klasik bir oyun. Eğlenceli şaka yapma oyunu

platformları öneririm; limbo, braid, cave, world of goo, super meat boy, the misadventrures of mr. p.b. winterbottom gibi.

limbo, inside, dont starve, cuphead (bu aşar)

Fallout: New Vegas deneyebilirsin.

Ravenfield dikkatimi çekti bi bak istersen eğlenceli bişeye benziyor.

ben aldım mac de oynuyorum, 512 mb mac için boyutu var, oldukça eğlenceli. online kısmını bulamadım henüz.

store.steampowered.com

bu çoksel bence.

ortaya karışık yaptım:)
don't starve+1
hotline miami
braid
papers, please
gunpoint
orwell
detention
ek: allineed'in paylaştığı bundle puzzle türünü seviyorsan şukela.

neighbours from hell ortaokuldayken oynardım keyifli oyun gerçekten. don't starve'ı da oynamıştım da o tarz oyunlar da çok benlik değil sanırım. diğer önerilerinizi araştırıcam önceden duyduklarım da var ilk kez duyduklarım da teşekkürler yazanlara

şu an fiyatı nedir bilmiyorum ama valiant hearts var mükemmel oyundur. ah o sonu yok mu mahvediyor.

This war of mine

@shotcrete playstation'da oynadım this war of mine: the little ones'ı o da başlarda epey hoşuma gitmişti ama sonra silahla ve düz melee ile savaş mekaniğini sevmediğimden bırakmıştım, pc'ye daha uygun olabilir tabi

Ben pc’de oynadım. Ps versiyonundan hiç haberim yok. Zaten oyunun atmosferi falan çok iyi. Totalde düşününce çok kaliteli bir oyun diyemeyiz belki ama duyguyu çok iyi vermişler. Geliştirmeye de açık.

kaliteli değildir tabi ama ben mcdonalds tarçınlı donutunu baya seviyorum, patates kızartması da dandiktir ama bi şekil epey güzel yapmayı başarıyolar donutda da aynı durum olabilir, pastaneden aldıklarıma 10 basar valla. ama başlığı takip edicem varsa iyi denilen bi donutçı denerim.

Bella Donut&Coffee var, (git: goo.gl ).

Edit: Amerikadakilere kiyasla kalite icin birsey diyemeyecegim :D

Krispy kreme yok mu ankarada?

tchibo’dan alıyorum. ama seçenekler çok kısıtlı.

Donutçu yazabilirsiniz rahat rahat.

karameli'de var. bence fena degil. cayyolunda.

Bence ikisi de değil. Bence cumhurbaşkanının sadece ince'yi muhatap almasından kaynaklı. Sanki sadece ikisi seçim yarışını sürdürüyorlar.

Ayni şekilde meclis seçimi de çok arkaplanda kaldı.

Kimsede demiyor ki Akşener yeteneksiz konuşmayı bilmiyor diye
İlla bi komplo arıyoruz

dyp,anap tarzı merkez sağ ama laik oluşumlar eskinin trendiydi. meral akşener tam o çizgide birisi hatta ben tansu çillere çok benzetiyorum.

Yani İnce yandas kanallari arayip canli yayinda zorla kendini dinlettirdi. Davet etmezseniz kanalin onunde miting yapacagim dedi. Bence bu sebeple medyada yer bulabilmis oldu. Boyle bir seyi Aksener de yapabilirdi ama yapmadi. Yeteneksizliginden ya da konusmayi bilmediginden oldugunu dusunmuyorum ama iste belki de akillarina gelmedi boyle bir taktik ya da bunun isleyecegi. Belki de tam da "bakin beni cikartmiyorlar demek ki asil benden korkuyorlar" diyebilmek icin denemediler bile. Ama boyle olmadigini umit etmek istiyorum tabii.
Bu arada Akp belki de ilk baslarda chp'nin adayini karsinda gormeyi avantaj olarak dusunmus olabilir ama suan ben onlarin secmeninin tamaminda İnce'nin imajinin "chp secmeni" oldugunu dusunmuyorum. Kilicdaroglu aday olsaydi bence AKP tabaninin tamamindan red yerdi.

Bu arada ben de İnce'nin ikinci turda Aksener'den daha fazla sansi oldugunu dusunuyorum. Aksener kalirsa da seve seve destekleyecegim tabii ki. Ama İnce acik ve net bir sekilde ikinci tura kalan muhalefet adayi ile elele onu destekleyecegini belirtti. Aksener ve Karamollaoglu bunu suan acik acik soylemese bile ikinci tura kalamazlarsa aynen bu sekilde kim kalirsa elele yuruyebilmeli, secmenini de bu dogrultuda yonlendirmeli tabii.

Mobildeyim editleyemiyorum, "chp secmeni" demisim, "chp adayi" olacak o.

1. Ince ruzgari diye bir sey yok, yuzde 30'u bile gecemiycek. Etrafinizda hep CHP'li oldugu icin size oyle geliyor. Fanustan cikalim lutfen.

2. Etrafinizda CHP'li olmayan kisiler de Iyi Partili. Sanki Aksener su anda baskan, Ince de rakip gibi konusuyorsunuz. Aksener yuzde 15 alir en fazla.

3. Hatirlarsaniz, Aksener kadin oldugu icin ona topuklu ayakkabi firlatmislardi.

Keske dedikleriniz gibi Ince firtinasi olsa falan da ulkeyi yakindan tanimadan konusuyorsunuz.

@Traveller

Sana katılmıyorum ve senin dediğin gibi olmamasını umut ediyorum. Her şekilde İnce en iyi adaydı. Seçilsin veya seçilmesin.

Çevremde İnce'den etkilenen muhafazakar insanlar var. Kimisi oy verecek, kimisi vermeyecek ama hepsinin aynı şekilde düşündüğü bir husus var ki o da Tayyip'in İnce karşısında çok sönük kaldığı.

İnce aday olduktan bir hafta sonrasına dek sonuna kadar Meral Akşener'i destekliyordum hatta İnce nin ikinci turda şansının düşük olduğunu düşündüğüm için aday olmasına karşı çıkmıştım Erdoğan'a yarayacağını düşündüğümde.

Ancak İnce beni bile ikna etti. KK edemedi o yüzden oyum İyi Partiye ve İnce'ye. Doğuda İnce ye karşı sempati dıyuomssı en büyük umut kaynağım. Çok ciddi söylüyorum sadece sandıklara bakacak olsaydık %99 İnce kazanırdı. Ama şu an kazanma ihtimalini %10 olarak görüyorum, %90 RTE. Sebebi malum, hilenin engellenemecek olması.

Akşener bence Demirtaş ın bile gerisinde kalacak gibi geliyor. İnce CHPden, İyi Parti de Akşenerden daha fazla oy alacak.

Akşener'in hareketi görece yeni, her ne kadar İnce birinci turda Akşener'den belki iki kat daha fazla oy alacak da olsa seçimlerin erkene alınmasının belki de en büyük nedeni Akşener.

Muharrem İnce konusunda da bir coşku olduğu doğru ama diğer tarafta da basit matematik var. Ben Muharrem İnce'nin Recep Tayyip Erdoğan'ı geçebileceği bir anket sonucu ya da analiz göremiyorum. Muharrem İnce gerçekten çok coşkulu olabilir ama bu coşku kimi heyecanlandırıyor o önemli...

Açıkçası ben her halukarda RTE'nin ikinci turda başkanlığı alacağını düşünüyorum ancak meclis dağılımı önemli. AK Parti'nin çoğunluğu kaybettiği ama RTE'nin başkan olduğu bir sistem çalışmayacaktır. İşte o arada İyi Parti ve Akşener farklı bir düzleme oturabilir.

Hatirladigim kadariyla yeni sistemde baskan meclisten daha ustun, yani istendiginde erken secime gidilebilir. Eger meclisteki partilerle baskanin partisi arasinda ayrim olursa tekrar secim olur diye dusunuyorum. Hatirlasaniz Haziran seciminde partiler uyusamayinca Kasim secimi oldu. Bu nedenle baskanin kim oldugu cok onemli. Erken secimle parti degisir ama baskan degismez. Bir sanirim artik Baskan meclis disindan bakanlar kurulu olusturacak.

Akşener'in katıldığı bir kaç programı izledim. Meramını anlatamıyor. İnce çok hazır cevap, konulara çalışmış.

Tabii hazırcevaplık siyasette, seçmen nezdinde işe yarar bir durum ama hazırcevap olan ülkeyi iyi yönetir diye de bir durum yok. Erdoğan kitlelere seslenmeyi, oy almayı iyi bilen bir siyasetçi mesela ama 16 yıl sonunda ülkenin geldiği karanlık nokta ortada.

öyle bir şey yok chp yıllardır ana muhalefet, %25'lik bi kitlesi var, çıkardığı aday doğal olarak muhalafet adayları arasında en önde olucak. ince daha kötü bi siyasetçi olurdu %25'in bi kısmını uzaklaştırırdı kendinden, akşener daha iyi bi siyasetçi daha iyi bi figür olurdu farklı partilerden daha çok insanın desteğini kazanırdı o zaman akşener öne çıkardı ama bunlar olmadı pek. akşener belki iyi bi aday olabilir ama ince de iyi hatta baya iyi bi adayç böyle olunca akşener'in öne çıkması suya düştü talimatlık falan bi durum yok hayatın doğal akışı.

medyanın tabi adil olup herkese birbirine yakın süreler vermesi lazım ama maalesef bu ülkede böyle işlemediğinden kalabalık olana sus payı hesabı daha çok yer veriliyor. akşener chp ve iyi'nin ortak adayı olsa bugün ince'nin aldığı süreyi o alacaktı yani isimle ilgili bi durum değil veya iyi tabanı (eski mhp tabanı) chp tabanından daha kalabalık olsa.

Bill Burr
Hannibal Buress
Dave Chappelle

@malheiros, Dave Chappelle bence su dökemez eline reisin :) diğerlerine bakacağım teşekkür ederim.

Morgan Freeman var onun taciz tarzı biraz farklıymış ama bunu seven onu da sevebilir.

Ciddi cevaba gelirsek rahmetli George Carlin var.

Hannibal Buress hariç malheiros'a katılırım ve Joe Rogan'ı da eklerim. Netflix'te çok nefis abiler var bu arada.

Ricky Gervais var. Hatta birlikte oynadıkları bir dizi vardı loui miydi neydi adi

tarzı benziyo mu bilmiyorum ama en çok güldüğüm 3 yabancı komedyen arasında olan diğer 2 isim ricky gervais ve jim jefferies. ricky ve louis zaten en meşhur komedyenlerden ama jim jefferies'in özellikle ülkemizde epey underrated olduğunu düşünüyorum baya iyi adam.

şu aralar benim kopmalarım oluyor sordukları ilk soru power tuşu da sönüyor mu kopma olduğunda. anladığım kadarı ile modem kaynaklı olursa sorun power ışığıda sönüyor. tavırlarını öğrenmene gerek yok aslında ne olursa olsun arıza kaydı aldık diip 1 ay sizi süründürüyorlar ve sonuç değişmiyor.

evinde farklı modem varsa deneyinde diyorlar.

@eja tavırları derken beklemeye uğraşmaya değer mi onu öğrenmek istemiştim anlattığınız kadarıyla değmezmiş, teşekkür ederim bilgilendirme için

Arıza kaydını sıkıntısız oluşturuyorlar, siz arıza kaydı bırakıcam kopmalar yaşıyorum derseniz hemen oluştururlar geçmezse mesaj atıyorlar geçti mi diye 1-2 denersiniz olmazsa uğraşmazsınız. şansınızı deneyin yinede.

aynı modem ile bugun bende bu sorunu yasiyorum (not modem 2 saat once geldi ve yarım saat once oldu, bi 10 dk kadar duzelmedi, actim kapattim duzeldi bende de)

not: modem cok cabuk ve asiri isiniyor, gicik oldum!

Sozlukteki film basliklari o konuda iyi sayilabilir. Yetmiyor ise reddit'e girebilirsiniz. Onun disinda internette arastirin. Tek bir kaynaktan okuyunca yine filmlere tek pencereden bakiyor gibi oluyirsunuz

genelde film ve dizilerin (bölümlerinin) wikipedia sayfalarında açıklaması oluyor. bunun dışında fan wikilerinde de (wikia vs.) açıklamalar oluyor.

filmlerin imdb sayfasında castın hemen altında synopsis var. storyline başlığı atılmış bölümde plot synopsis'e tıklayarak ulaşabilirsiniz. her filmde yok ama çoğunda olması lazım. summaries de var aynı yerde onla karıştırmayın o filmin konusunu anlatıyo synopsis tüm filmi

bir kırılma anı olmadı, anlatılan şeyler ilk gençlikte bana yeterli gelmemeye başladı ve sorgulamaya başladım

soruna cevap mı fakat tanrı fikri de bana imkansız gelmiyor, olabilir fakat bu bir simülasyonda yaşadığımız teorisiyle eşdeğer bir yerde duruyor, ikisi için de şimdilik yeterli kanıt yok. ve hayatı elimizdeki bilgilere göre yorumlayabiliyorum şimdilik cevabım da bu şekilde

evet bunlarla ilgilenmemek uğraşmamak da bir çözüm

ben hiç bi zaman dine/tanrıya inanmadım. ondan öyle bi kırılma anı yaşamadım. varlıkta bir anlam bulma çabasını saçma buluyorum.

kırılma anı yok aslında. zamanla bir yerlerden kopuldu. bazen acaba dediğim zamanlar oldu ama ilk başlardaydı.

aslında agnostizme daha yakınım ama yine de kendimce cevap vereyim.

çocukken dini olarak çok yönlendirilmedim aslında. bir-iki yaz camiye gittim ama pek beceremedim, sevmiyordum da zaten. lise sona kadar türk insanının çoğu gibi dinin gerekliliklerini yerine getirmemekle beraber müslüman olduğumu düşünüyordum. direkt bir kırılma olmadı ama zamanla inancım zayıfladı, kuran'daki garip ayetler ve peygamberin hayatı üzerine tuz biber ekti. azalarak bitti diyebilirim yani.

şu an evrenin simülasyon olmasının olası olduğunu düşünüyorum. ölümden sonra ne olacağına dair bir cevabım yok ama bu beni (en azından şimdilik) korkutmuyor.

kırılma noktası olarak şunu söyleyebilirim en çok aklıma takılan mevzu dinlerin birbiriyle çelişkisi. abd'nin dindarı ayinde şarap içerken bizim dindarımız ağzına alkol almıyor ve ikisi de kendi kitaplarına göre doğru olanı yapıyor, bu çok saçma gelmişti bana.

ateizme dair şüpheye düşüren bi şey de var kutsal hikayelerde anlatıldığı gibi bu dünyanın ceza olması çok mantıklı geliyor bana, çünkü %100 mutlu bi insan olduğuna inanmıyorum en mutlu gözükenin bile büyük mutsuzlukları tatminsizlikleri var hayatta ve olmaya da devam edicek insan olmanın kanunu bu çünkü. ben de bir topluluğu cennetten sürgün edicek olsam böyle bir yere ederdim. fakat dinlere karşı bi şüphem yok bu şüphem sadece tanrı varlığına karşı dinler kesinlikle saçmalık.

varolmamızın bi sebebi olduğuna inanmıyorum, annemizle babamız sevişti olduk işte kalbimiz vücudumuza kan pompaladığı sürece de olmaya devam edicez yani bu kadar, nasıl kısmı da henüz %100 anlatılamıyor ama şu ana kadar bulunan ve tartışmaya açık olmayan bilimsel gerçekler kutsal kitaplarla çelişiyor yani dinlerin doğru olmadığına dair en net kanıtlardan biri bu. bu konuda henüz karanlıkta olan kısımlar da bir gün aydınlığa kavuşacaktır elbet biz görmesek de.

- kucuklukten beri tanri ve dine isinmamisti icim. sacma gelmisti bana. buyuyunce arastirdim ve icimdeki supheleri dogruladim.

- oldu. ve ben de bilime inanmayi sectim.

- nasil varoldugumuzun cevabini verebiliyorum ve neden varoldugumuzun cevabini bilimin verdigi cevap kadar biliyorum. ilk insan asla var olmadi. evrildik hep ve hala evriliyoruz bunlarin hepsi birer surec. motolojik hikayere inanmiyorum.

- kisi dogmadan once nasil kendisi icin hicbir sey yok ise; oldukten sonra da oyle olacak. ani-hatiralar-bilinc... tum bunlar beynin elektriksel baglantilari sonucu olusan seyler. olunce elektrik kesilecek ve bunlar da yok olacak.

Ta lise yıllarında ateist olduğumdan biraz ergen tepkiselliğinin sonucuydu. Muhafazakar bir aile, muhafazakar bir şehir ve lise bunaltmıştı. Ama geçen yıllar boyunca materyalist okumalar bu profane eğilimimi daha temellendirdi ve sağlamlaştırdı, aynı zamanda islam'a olan tepkiselliğimi de azalttı. Muhammed'i ilgi çekici bir figur olarak görüyorum artık, tevrat ve Kuran'ı önemli tarihsel metinler olarak okuyunca daha ilginç gözüküyor.

benim bariz geçişim olmadı. hep br sorgu halindeyim zaten. olayın bütününe bakınca dinlerin masal olduğu kabak gibi ortada. her şeyin nasıl başladığı(insan ile ilgili değil, maddesel olarak) sorusu ise benim için bu hayatın en büyük gizemidir. en çok merak ettiğim şeydir. ancak o konuda da şöyle bir düşüncem var, kanıt manıt yok tabi. bence hiçbir şey başlamadı yani her şey hep vardı. zamanın da başı ve sonu yok. aslında zaman diye bir şey de yok. biz ölümlü olduğumuz için birim kullanmak zorundayız, o yüzden zamanı biz icat ettik. zamanı anlara ayıramıyorsunuz örneğin ne kadar bölebilirseniz o kadar küçülüyor, teorik olarak "an" kavramı ortada olsa da, an kavramına somut olarak yaklaşamıyoruz. geometrideki nokta gibi yani. ama soruların cevabı olmuyor bunlar tabii. bu arada her şey sıfırdan başladıysa yaratan bir güç olabilir. ama bu bizim dinlere dayandırdığımız şeyle alakasızdır diye düşünüyorum. her şey çok karışık. bir dine inanıp bunları çözdüğünü, sebebe-sonuca bağladığını iddia etmek de bana çok salakça geliyor kendimce. herkesin kendi inancıdır tabii sözüm kimseye değil. kendim için konuşuyorum. yani bilmediğin bir şey hakkında varsayım yapıp doğru olduğuna inanmak tamamen insani ego problemidir sanıyorum.

İki farklı kültürün arasındaki çekişmeyle geçti çocukluğum. İkisini de seçmemeyi doğru buldum. Çünkü kurallara göre yaşamak saçma. Vicdan yapmak -hiç olmadık konularda- saçma. Dogmalar çok saçma. Her şey saçmaydı bana göre konu din olunca.

Sonra bir gün babam bana www.kitapyurdu.com bu kitabı aldı getirdi 13 yaşındaydım. Sırf yobaz birisine dönüşmeyeyim diye. Ama o kitaptan sonra hepten saldım ben bu din olaylarını.

Okuya okuya, sorgulaya sorgulaya zamanla inançsız biri haline geldim. Çok fazla tutarsızlığa, çok absürt, hiç adil olmayan şeylere denk geliyor insan kurcaladıkça. Sonra her şeyin belli insanları kontrol etmek, kimi zaman onların içine su serpmek için ortaya atılmış koca bir düzmeceden, bir masaldan ibaret olduğunu anlıyor.

Ben her şeye bir anlam yüklemeyi bırakalı çok oldu. Neden ve nasıl var olduk? Çünkü canlılar ürüyor, milyarlarca yıldır doğada gerekli şartlar olgunlaştıkça (bir dişi bir de erkeğin çiftleşmek istemesi ve çiftleşmesi gb.) çeşitli türler var olmaya devam edecek. Bu işte fazla felsefe aramaya gerek yok. Zira her şey aslında çok basit. Olağan şeylere ulvi bir mana yüklemeye gerek yok.

Ama bunu inanan insanlara asla anlatamazsın “Ne yani, boşuna mı yaşıyoruz?? .s.s” “Nasıl yani, kötüler öteki dünyada cezasını bulmayacak mı? .s.s.s” derler. Çünkü buna tutunarak yaşıyorlar. Aksi halde buhrana düşüp kafayı yerler. Dolayısıyla herkesin bu gerçekleri kendinin görebilmesi lazım. İşte bu yüzden ben bu konularda kimseyle tartışmaya girmiyorum.

Anne ateist, baba deist olunca belli bir dinin öğretileriyle büyütülmedim. Ailem kendi dinimi seçmem konusunda serbest bıraktı. Ortaokulda bir ara museviliğe çok yaklaştığımı hatırlıyorum ama sonunda öğretiyi değil hikayeyi büyüleyici bulduğumu anladım. Ne yaparsam yapayım inançlı bir insan olamadım. Ateist olmam dinleri mantıksız bulmam veya yazılanları bilimsel bir çerçeveye oturtamamamdan ziyade dediğim gibi içimde inanç duygusu kalmamasından kaynaklanıyor. İnançsızlığımı da hiç sorgulamadım.
Varolmamızın sebebini ve nasıl gerçekleştiğini de pek düşünmedim açıkçası. Bilimsel açıdan nasılı biliyorum ama nedenini hiç düşünmedim.

Audio bullys/Nancy Sinatra -shot me down olabilir
youtu.be

@kreatin yok bu kadar çıstak çıstak bi tarzı yok benim dediğimin, stil olarak linkini paylaştığım massive attack şarkısına benziyor. teşekkür ederim yine de cevap için

Shivaree goodnight moon olabilir mi, bu değilse bir de rosey love şarkısına bak

@freebird güzel nostalji yaptım sayenizde sevdiğim isimler bunlar da ama aradığım bunlar değil maalesef, bir şey daha söyleyebilirim kısık bi sesle söylüyordu nakaratı kadın

www.youtube.com

@ihaddreams maalesef bu da değil buna kıyasla çok daha pop tarzı bi eserdi benim dediğim. olmadı yarın mırıldanarak tekrar atıcam soruyu

verdiğin bilgiler çok muallakta, 2000'lerin başı, 90'lar ve 2008-2009 zora sokuyor bulunmasını parçanın. ayrıca "slow club müziği" tam olarak ne demek?

Age of 2: The Conquerors

Cossacks 3

tropico güzel seri, karayiplerde bir adanın başkanı olarak verilen görevleri yapmaya çalışıyosunuz (isterseniz serbest de takılabilirsiniz tabi), siyasetin de bol bol dahil olduğu güzel de bi mizahı ve müzikleri olan oyun. tropico 4 oynuyorum ben o güzel isterseniz 5'i de oynayabilirsiniz yakında 6'sı da çıkıcak hatta. bir de caesar serisini severdim küçükken ama o yıllardan beri hiç oynamadım belki hayallerimdeki kadar iyi değildir bilemiycem. torrent sitelerinde vardır sanıyorum ben steam indiriminden almıştım pahalı değil çünkü.

Şşşhohhh
Zeus: Master of Olympus bence pek az savaşlı ve bol peyzajlı bi oyun.

Civilization V

banished iyidir ama pek de gözünde büyütme.
köyün bütün ihtiyaçlarıyla uğraşmak biraz can sıkabiliyor. o yönden zorlayıcı bir oyun. ama görselleri pek şey değil yani...
boyutu da düşük.

Benim de internet erişimi kısıtlı link veremiyorum ama caesar 3 mükemmel olur.

Caesar III, Pharoah, Zeus (bu 3ü bence en iyi city-building)

türk telekom'un kendi müşteri hizmetlerinin olaya uzak olması çözüm sürecini epey yavaşlattı ama sonunda modemin kendi müşteri hizmetlerini arayarak çözüme ulaştım, yapılması gereken 2 ayar varmış onları yapınca modemin yanında 40'lara odamda 25'e çıktı hız olması gerektiği gibi, benzer sorun yaşayanların bilgisine

channel ayarı ...

müşteri hizmetleri uzaktan ayarlayabilmeleri lazım. olmadı modemin arayüzüne girip, channelları tek tek speedtestte hız testi yaparak denemen.

aynı senin dediğin şekilde beyazım bende. tatilden sonra yüz 1-2 haftada açılıyor ama özellikle bacaklarımın karşılığının geçmesi 6 ay kadar sürüyor. şunu gözlemledim; bronzlaştıktan sonra belli bir süre eski ten tenginden biraz daha kara oluyorsun belli bir ay kadar. zaten izi de belli oluyor. tatilden hemen sonrayı demiyorum, zaten orada bariz fark olur ama aylar sonra götüne bakıyorsun bembeyaz ama üst taraf biraz daha kara. ama muhakkak açılıyor aylar sonunda. eğer bu yaz bronzlaşmassan kışa nasıl eski tenine dönersin görürsün. yine bronzlaşırsan süreyi uzatırsın.

ayrıca görünmesin diye uzun kollu giymek falan da saçmaymış. göründüm abi ne olacak ? ne var bunda ? kimsenin de umrunda olmaz zaten. sıcaklar geliyor, pişersin.

@neill görünmesin diye değil zaten şurda 2 haftadır falan tişört havası geldi kışın herkes gibi ben de uzun kollu giydim, şu anda da tişört giymeyi pek sevmediğimden henüz uzun kollu giyilebilicek gibiyken giyiyorum biraz daha.

umarım döner seviyodum kendi rengimi, yazları koyulaşmıyım diye güneşten kaçardım mümkün olduğunca bi şeyi sakınınca böyle oluyo işte 9 aydır bronz kaldım :(

1.5 sene önce ağustos gibi 25 gün marmaris'te çok ağır güneşe kaldım. rus musun diye sorular alacak kadar beyazkeen 1. ayın sonunda mısırlı mısın falan diye soran oldu şaka değil. bacak vücut vs eski beyazlığına kısa sürede döndü ama yüzümde sürekli bi ton koyuluk kaldı.

Hamama gidiyoruz. Kese yaptırıp vücudu suya doyuruyoruz. Bunu 15 günde bir yapıp ölü deriyi tamamen atıyoruz vücuttan. (Tekrar bronzlaşana tatile gidene kadar)

Ayrıca her yazın sonunda mutlaka yine hamam yapıp ölü deriyi atıp sonbahara öyle giriyoruz.

Sık sık kese yapın, yazdan beridir mayo izlerim henüz geçti.

futbol çok daha popüler olduğu için.

Ben herkesin bilmiş gibi cok konustugu ve hic kimsenin aslinda bir halt bilmedigi baska bir spor bilmiyorum.

Ayrica evet populer. Turkiyede bir sey populer oldukca diger bazi istenen istatistiklerin ters orantili olarak dusuk olmasi gayet dogal bir durum. Sadece futbol degil her konuda oyle. Ulkenin gelismislik indekslerinde durumu belli. Dolayisiyla populerlik arttikca sikinti buyuyor.

Bir de fanatiklik belasinin en cok sardigi spor. Bunlarin rezil fanatikleri bir de uc buyuklerin basketbola yatirim yapmasiyla basketbola da geldi ne yazikk ki. Bunlarin cogu basketboldan anlamadigi halde yok sirf karsi rakip ezeli rakip diye futbol formasiyla gelip salonda mesale yakip yabanci madde atiyorlar oyunculara.

futbol bizde serseri sporu.

serserilik... oyunculardan yöneticilere, oyunculuktan, yöneticiliğe...
oyuncular kavgaya hazır. hakeme itiraza hazır. taraflarda serseri.

böyle olunca, "teknik" geliyor, üstümüze "basıp", "ezip" geçiyor.

Basketbol nispeten daha elit bir spor. teknik çalışan, şark kurnazlığı yapmadan, çirkin durumlara maruz kalmadan, efendi efendi bir yerlere gelebilmek daha mümkün. yoksa ülkemizde potansiyel var, yok değil.

eyyorlamam sona ermiştir.

Doğru cevabı kimse vermemiş. Doğru cevap şu.

Futbolun real madrid’i, psg’si, barcası, city’si ; baskette biziz. Bizim bütçelerimiz inanılmaz. Konu para.

Avrupa'da basketbol tırt zaten, parayı basan kral oluyor. Futbolda harcanan para basketbola göre fazla olabilir ama diğer futbol takımlarına göre düşük. Futbolda da zaten parayı basıp kral olamıyorsun, City kaç senedir madara oluyor CL'de.

Basketbolda stres yok baskı yok, kimse şampiyon olamayınca yönetim istifa diye bağırmıyor rahat ortam. Onun dışında çok iyi oyuncuları çok iyi koçları daha düşük bütçelerle getirebiliyorsun, haliyle başarı da geliyor. Misal Obradovic Avrupa'nın en iyi koçu, 1 milyon tane kupa kazanmış, bu adamı parayla getirebiliyorsun ama Avrupa'nın en iyi teknik direktörünü parayla bile getiremezsin Türkiye'ye, haliyle başarı da gelmiyor. Fenerbahçe EuroLeague şampiyonu olduysa bu adam sayesinde oldu, bir önceki sene olamamıştı, baskı olsaydı gönderirlerdi adamı ama böyle bir şey olmadığı için göndermediler, sonraki sene de şampiyon yaptı, yani istikrar da sağlanıyor bu şekilde, o da başarıyı getiriyor, başarı da itibarı getiriyor, hepsi birbirine bağlı. Bunların hiçbiri bizim futbol anlayışımızda yok, o nedenle başarı da olmuyor.

Diğer sporlarda bütçeler çok daha düşük. Bu da başarılı olma şansını yükseltiyor. Futbolda takımlar arasında uçurum var. Yakın örnek Bjk'nin Bayern'den 8 yemesi. Bunun dışında futbol bu ülkede iş adamlarının oyuncağı durumunda. Bu yüzden başarılı olabilecekleri avrupa liginde de bir şey yapamıyorlar. Oysa çok makul bütçelerle final yapan takımlar var.

Çünkü devlet elini atmıyor. Devletin elinin üstünde olduğu basketbol milli takımı yerlerde örneğin. Cevap bu.

Futbol neden 2000'lerin basinda zirve yapti Turkiye'de?

Cunku 80'lerin cocuklari bos arsalarda sehirde top oynayarak basladi bu spora, sonra kuluplere yazildilar ve oradan profesyonel oldular.

Bugun bos arsada sokakta top oynamak diye bir kavram yok. Beton ustunde oynanan futbol ile profesyonel futbol bir degil kesinlikle. Cim saha sart yani. Bu yok buyuk sehirlerde, tasrada da cocuklar ne egitilebiliyor ne de profesyonellige yonlendiriliyor. Zaten nufusun buyuk kismi da sehirde yasiyor.

Bunun yaninda gecmiste de imkan ve olanaklarin kuresellesmemis olmasindan oturu basarili olamadik. O nedenle 2000'lerin basi disinda futbolda basarimiz yok.

Yasadigim yer cok soguk memleket olmasina karsin her okulun cim sahasi var. Spor salonlari var, cocuklarin spora olan tesvigi cok daha farkli. O nedenle 10 milyonluk ulkeden her jenerasyonda super yildiz futbolcular cikiyor(Henrik Larsson, Zlatan, Fredrik Ljungberg, Emil Forsberg vs) Ofsayti bilmeyen insan yok bu ulkede nitekim okulda ogretiliyor. Sadece bu degil tum yaygin sporlarin tum kurallari ogretiliyor ve ogrenmek zorundasin ki sinifi gecebilesin. Sporu sevmesen bile ormanda kosmak zorundasin, yuzmeyi ogrenmek ve belli olcude yuzmek zorundasin, atlamak ziplamak jimnastik yapmak zorundasin sevmesen bile mecburi. Cunku bedenine iyi bakmak derslerinin bir parcasi sen cocukken. Bu bizde yok. Ustune duzgun beslenme bilgimiz de yok. Et yemeyi halen faydali zannedenlerimiz var.
Aynisi daha buyuk ulke olan Almanya'da cok daha ileri duzeyde.

Tesis cok onemli ama bu tesis sadece kulupler icin olmayacak. Her okulun cim sahasi ve saglam beden egitimi dersleri olmak zorunda.

Ote yandan Guney Amerika ve az gelismis ulkelerin basarili futbolculari ve ulusal futbol takimlari ayri bir konudur.

Biz futbolu sevmiyoruz, kaciniz mahallenizin takiminin macina gidiyor bilet alip? Biz sadece uc buyuklerin rekabetini, pes oynamayi ve hali sahada haftada 1 saat ter atmayi seven bir milletiz.

Sehirlesmemiz bok gibi oldugu icin cocuklarin hareket alani kisitli, insanlar cocugunu sokaga cikartmazken nasil futbol oynasinlar?

Aynisi basket icin cok gecerli degil. Ki basketbolda da cok cok basarili sayilmayiz. Bir Ispanya bir Yugoslavya bir Yunanistan Litvanya vs degiliz. Her seyden once basketbol ekolu degiliz. Sansli jenerasyonlarin ekmegini yiyip duruyoruz ki aralarinda cogu zaman gocmenler oluyor Mirsad gibi Ersan gibi.

Beyaz Türk-çomar meselesi bu. Futbol çomar hakimiyeti altında. Menajerler çomar, kulüp başkanları çomar, antrenörler çomar. Çomar oldukları için adam kayırıyorlar, çoluk çocuğu yıldırıyorlar onlar da spora lanet edip bırakıyor. Örneğe uymayan istisnaların arkadında hep sağlam birileri var. Ya aileleri çok sahip çıkıp ilerlemesini sağlıyor ya da birileri insaf edip destek oluyor. Adaletle, liyakatle değil inisiyatifle yürüyor işler. Sonra topçu çıkmıyor. Basket ise tam tersi ama onu da zükmek için yerel liglerle ilgili zükük bir düzenleme getiriyorlardı geçen.

bugün futbolda avrupa'yı sarsıcak bir takım kurabilmek için sırf bonservislere 1 milyar euro harcamak bile yeterli olmayabilir (neymar 222 m euro), erkek basketbolda ise bu iş bildiğim kadarıyla 10 milyon dolar civarına rahatlıkla çözülüyor, kadın basketbolda çok çok daha az tabi. yabancı da gevşetilince üst düzey başarılar geldi doğal olarak, voleybol için de aynı mantıkla epey iyiyiz.

çünkü futbol başarı için basketbola göre çoooook daha fazla yatırım ve süreklilik gerektiriyor uluslararası rekabet açısından.

www.imdb.com - ben bunu izlemek istiyorum ama türkçe altyazısı zaten yok da ingilizce altyazılı bulursan ve bana da yazarsan sevinirim, ben bulamadım.

www.imdb.com - bu da bosna'daki savaşla ilgili izlediğim en iyi film.

www.imdb.com - bu da aslında bir müzik grubu hakkında olsa da yugoslavya'nın dağılışı ile ilgili bir belgesel denebilecek kadar bilgi içeriyor bence.

www.imdb.com - srebrenica ile ilgli de bunu diyebilirim. srebrenica sonrası tabii aslında, ortalama bi film.

Memoria del saqueo

g.co aborjinler
g.co berlin dudavinin yıkılışı
g.co madencilik süreci
g.co Abd Savunma Bakanı Robert McNamara'nın, Kennedy ve Johnson dönemindeki itiraflari
g.co bunda toplumsal olay yok ama yerli kabileler ile metropolleri birarada çok güzel ele almış. Muzikli gorsel şölen
g.co kapitalizm, moda sektörü, modern sömürgecilik harmanlanmış
g.co cezayir bağımsızlık savaşı
g.co 2. Dunya savaşindaki pearl harbour baskini anlatan objektif film hele ki abd' nin romantikleştirip acite ettiği ayni adlı filmdense bunu öneririm
g.co çernobil faciası
g.co iskenderiye kütüphanesinin yakılışı
g.co almanya' da 70' lerdeki baader meinhof namideger adiyla raf' ı anlatiyor. Über iyi değil ama ulrike için izlenir
Aklıma geldikçe editlerim.

The Act of Killing ve ardından The Look of Silence

izlemedim ama bosna konusunda en meşhur film bu olabilir. en iyi yabancı dilde film kategorisinde oscar kazanmış ve eleştirileri çok iyi www.imdb.com

elle fanning'de o ışık var gibi(neon demon'da çaktırdı) ama kendisi bunun için fazla zarif, juliette lewis moduna sokmazlar diye düşünüyorum; nicole kidman olur ondan. güzelden çok karizmatik bir tip olması lazım, tip olarak maisie williams uygun ama onun oyunculuğunu farklı rollerde biraz daha görmek lazım. doctor who'da bikaç kez görmüştüm, fena değildi.

tam orada değil tabii ama anne hathaway veya emily blunt olabilir. biraz büyük kalıyorlar tabii.

edit : true gritte oynayan kız da yapabilir belki bu işi. biraz rol alması lazım.

@bruce neon demon'da da esasında klasik genç kız olmadıysa da tam o tarz değildi, ben de pek uyacağını düşünmüyorum juliette lewis tarzı rollere ama ilerde denerlerse görürüz yine de en umut vaad edeni o şu an aklıma gelenlerden. maisie williams'da da o narinlik yok işte juliette lewis, natalie portman'ın o masum güzelliğini veremez.

@easytiger onlar uygun gelmedi pek bana. true grit izlemedim ama kızı edge of seventeen'den tanıyorum. orda tam bir ergendi fakat tipi tarzı falan yakışabilir belki sayko role, bi görmek lazım.

Jennifer lawrence olabilir belki

@uyusam esasında yetenek olarak uygun ama fiziğinden ötürü mü acaba pek öyle çıtı pıtılık kız olamıyor. zaten artık yaşlandı o tarz için ama zamanında american hustle'da saykoyu oynadığında oynadığı karakter orta yaşlı zaten, o yaşta böyle bi rol verilmesi de demek istediğimi destekliyor biraz büyük gösteren biri. silver linings playbook'ta da çok iyi deli oynadı ama tam juliette lewis'in masum ve sayko teen güzelliğini veremiyor biraz balık etliliğinden mi nedense artık.

90'lı yıllarda

Denise Richards
Fairuza Balk
Danielle Harris
Rebbeca gayheart

Drew Barrymore
Rose mcgowen
Julie Benz

@kreatin dediklerinden bazı isimleri izlediğim filmleri olsa da pek tanımıyorum ama baktım bazıları filmlerde oynamaya 25-26 yaşlarında başlamış. tam ifade edememiş olabilirim yani böyle teen (yaş olarak olmasa da görünüş olarak) masum bi güzelliğe sahip ama içinde bi sayko da bulundurabilicek birini sormak istedim. drew barrymore pek alakalı değil, fairuza balks da hatırladığım rollerinde ya tatlı ya da direk itici sayko.

rosanna arquette

meg tilly
kızkardeşler bunlar, diğerinin adını hatırlayamadım

Telefon numarası ekleyerek doğrulama yapabilirsiniz. Ya da mail adresi yerine telefon numarasıyla açmayı deneyin.

tek seferlik mail adreslerinden mi kullanuyorsunuz? onlar o tarz sıkıntılar verebiliyor, normal gmail hotmail falanla açıyosanız olmamaması lazım tabi öyle bi şeyin

vantage point/bakış açısı

11:14

the affair

kitap olarak: ses ve öfke

alttaki cevabı görünce geldi aklıma. bu olaya rashomon effect deniyor zaten. onun üzerinden arayabilirsin.

Bu filmlerin babası Rashomon'dur.

Türk sinemasında da Atıf Yılmaz'ın böyle bir filmi vardı ama adını unuttum. Başrolde Müjde Ar vardı.

Identity
Basic

kinyas ve kayra

Acımak resat nuri

Gemide ve laleli'de bir azize isimli iki film.

Vantage Point
www.imdb.com

film stars don't die in liverpool (yeni çıktı daha gerçi) tam olarak öyle olmasa da var öyle bi olayı.
ve 2:37 geldi aklıma

the affair'i de izlemiştim yazılınca hatırladım. bir sürü öneri gelmiş, çok sevindim çok teşekkür ederim <3

film nete düşeli daha 1 gün oldu zaten. çevrilir elbet 1-2 hafta içinde.

Sözlükte cemocem69 var film çevirileri yapan, mesaj atıp, sorabilirsin.

@rotten head çevrilmeyen çok kalbur üstü film oluyor, illa çevrilir diye bi şey yok da altyazısı çıkmazsa if film festvalinde izlemeyi düşünüyorum o yüzden yazdım.

çeviren çıkmazsa ben çeviririm 1 hafta içinde diyecektim de daha filmin pis amerikan propagandası kokan tanıtım cümlesinden bile tiksinti geldi filmi izlerken ne kadar dayanırım bilmiyorum :p

çevirmişler www.planetdp.org

23andme ye mail atıp sordum, tr ye gönderim yapmıyorlardı en son.

@binder dandet bu soruda verdiğim link türkçe, bura yapıyodur sanırım. ayrıca internette sonucunu paylaşan bi kaç türk görmüştüm daha önce nerden yaptırdılar bilmiyorum da.

linke baktım. türkçe olması bir şey ifade etmez, bir google translate e bakar. bir mail atın isterseniz.

www.familytreedna.com
tr'ye gönderim yapıyor
tavsiye ederim

test yaptıran kişi erkekse baba hattı dna grubunu öğrenmek için y-dna testi yaptırabilirsin. on binlerce yıl eskiye dayanır bu gruplar.

600-700 yıl önceki aile geçmişi için family finder (otozomal) testi yaptırmalısın. ilk planda FF testi öneririm. maddi kaygın yoksa y-dna 12 testini de ekleyebilirsin. kiti bir kere gönderdikten sonra diğer testleri daha sonra da yaptırabiliyorsun

Bu arada arkadaşlar;

Dna çözüm sitelerinin bizim bölgemiz dışında olanlarının çok sağlıklı sonuçlar vermeyeceğini unutmayın, çoğu belirli bir bölgeye odaklanmış durumda ve o bölgeden karşılaştırma icin dna toplamışlar. bu iş karşılaştırma ile işler, o açıdan orta doğu ve balkanlar'dan örnek toplamamış şirketler sağlıklı değil. Yani adamların elinde atıyorum büyük dedeniz tunuslu hilmi paşa'yı oluşturan genom yok.

@binder dandet+1

Zira herkesin her türlü genomunu elinde bulunduran kişi zaten dünya üzerinde siyaset falan gütmez bence, o genom gücüne dayanarak direkt yaptırım uygular. Herkesin her dediğine inanmamak önemli.

@binder dandet: dna testleri uzak kuzenleri bulma dışında, yaşanılan coğrafi bölgenin tespit edilmesi konusunda da fikir verebilir. bilimsel çalışmalarda kullanılan dna referans setlerine yakınlığı ölçmek mümkün.

Suradaki duyuruda ayrintili bicimde konusulmustu. www.eksiduyuru.com

Ben yaptirdim. Sonuclari surada var: ezgimo.com

ancestry.com'u ben oneririm. Ozellikle anne ya da baba tarafini merak etmiyorsaniz otozomal oneririm. Merak ettiklerinizi sorabilirsiniz.

myheritage'da yaptırdım, sonuç bekliyorum.

Yine aynı siteden kit alıp yaptırdı ailenin bir kısmı.
Bence güzel olan biz şöyle türküz, en türk biziz,kahrolsun yunanlar diyen bazı kişilerin %70 yunan kökenli çıkması :D (true story) böyle böyle ırkçılık son bulur diye umuyorum.

benim 1 yıllık üyelik bitince direkt aynı fiyattan aylık üyeliğe dönmüştü. sinemia kredi kartlarımı tanımadığı için sanal kartla ödüyorum üyeliği onda da ödeme günü limit tanımlamayı unutursam iptal oluyor üyelik. sizin dediğiniz gibi yenileme ekranı çıkıyor. ama ben canlı destek kısmı aktifse oradan, değilse sitedeki yardım kısmından üyeliğimi yeniden aktif edebilir misiniz diye mesaj yolluyorum. aynı fiyattan yeniliyorlar. siz de sohbet kısmından iletişime geçip yenilenmemiş diye belirtirseniz belki benzer şekilde devam ettirirler üyeliği.

@ontheroad ben normalde 19.99'dan üyeydim 1 yıl boyunca, 1 yıl doldu direk 29.99'a çıkarmışlar fiyatı uyarı falan da vermeden. hadi neyse yine avantajlı oluyor benim için dedim iptal etmedim. 2 ay 30 tl'ye kullandım 3 film paketimi. bu ay üyeliğim bitirmeye karar vermişler niyeyse yarın sabah yazıcam bi destek kısmına bakalım.

3D'de tam ücret yazar, aylık taksit değil.

enpara.com müşterileri için sinemiada ayda 3 film 19 lira. enparaya başvurun

Şu sistemi neden Spotify gibi düzenli olarak aylık ödeme şeklinde yapmazlar anlamış değilim zaten.

Leon

it, stand by me

edit: e.t vardı bi de sanırım.

Harry Potter serisi.

hadi yine iyisin kimse demez bu filmi. mickybo and me

www.imdb.com

belki de en başarılısı bir zamanlar amerika filminde çocukların oynadığı filmin ilk bölümü.

Talihsiz serüvenler dizisi

zero de conduite
la mala educacion
au revoir les enfants

evde tek başına

Cennetin Çocukları
Utancından Yıkılan Buddha
Çizgi pijamalı çocuk
Uçurtma Avcısı
Not One Less
Kaakkaa Muttai
The 400 Blows
Bicycle Thieves
Germany Year Zero
Freistatt
Oshin
Oliver Twist
The Return
Bab Aziz
The Song of Sparrows

en güzel çocuk oyuncu performanslarından biri yazılmamış: little miss sunshine

Clubhouse detectives(bu da gerilimli film)

Bugsy Malone

captain fantastic

Lord of the flies

Narnia günlükleri
Eskilerden Ayşecik ve Ömercik filmleri

www.imdb.com

my girl

reha erdem'in bir filmi vardi. bes vakit, ilk o geldi aklima.

(bkz: a perfect world) bunların arasında leon kadar güzeldir.

listelist.com

İste arada sozcude cikiyor da goruyoruz arastiranlari. Şu kadar buyuklukte goktasi carpabilir falan diye.

Evet olabilir dediginiz sey. Dunyanin 100 kati buyuklugunde bir sey once galaksiye sonra gunes sistemine girip bize denk gelebilir.

Dünya'ya Dünya'dan daha büyük bir gök cismi çarpmadıktan sonra çok zor, Mars'la Jüpiter arasındaki Asteorid Kuşağı'ndaki gök cisimleri bunu yapacak güçte değil, asteroid kuşağındaki gök cisimlerinin kütlesini bir araya getirsen Ay'ın toplam kütlesi kadar ancak ediyor, zor yani. Daha büyük gök cisimleri, ki hepsi birer gezegen büyüklüğünde neredeyse, Kuiper Kuşağı'nda bulunuyor ama onların da Dünya'ya ulaşma ihtimali yok neredeyse Güneş sisteminin sınırında bu kuşak. Bu durumda bu şekilde bi son olmaz. Ha amafarklı şekillerde bir son mümkün. Yani üstündeki yaşam son bulur falan bunlar olabilir.

Gök taşına gerek yok ki. Normalin çok üstünde birkaç güneş patlaması olsa sonumuz hemen gelebilir. Dünyadaki tüm elektronik aletler bozulur. Uzaydaki uydular zarar görür. Hatta aşırı yüksek sıcaklık değerlerine ulaşılırsa tüm dünyada yangınlar çıkabilir. Canlılık belki bitmez ama en az yüz yıl geriye gideriz.

Öncelikle verdiğin örnek yanlış: Karıncanın insanı değil, evreni algılamasına bakmak lazım;
İnsanın da karıncayı değil yine evreni algılamasını karşılaştırman lazım.

Öte yandan ezerek karıncaları da yok edemezsin, sistematik biçimde herkesi öldürmeden insanlığı insan eliyle de yok edemezsin...

Sorularına gelirsek: İnsanlığın yok olmasına sebep olabilecek maddi, manevi tehlikelerin tamamı üzerinde düşünen, tartışan, atıp tutan veya araştıran insanlar var. Hatta mesela Amerika'da bir felakete karşı sığınaklar yapan büyük bir paranoyak kesim de var.

Buna rağmen böyle felaketleri öngörmek ve durdurmak yerine, 'felaketler gerçekleştiği halde insanlığın devam edebilmesi nasıl mümkün olur?' yaklaşımı daha mantıklı ve pratiktir. Zira depremleri, selleri, tsunamileri, buzul çağlarını veya volkan patlamalarını, göktaşı yağmurlarını... doğayı durduramayabiliriz, fakat doğa olaylarının etkilerinden belli oranlarda kaçınmayı da başarabiliriz.

Bunun için Michio Kaku uygarlık aşamalarından bahsediyordu: www.youtube.com

Bir de düşününce dünyanın sonu geldiğinde eğer yok oluyorsak bunu dert etmenin de alemi yok. Çaresi varsa vardır, yoksa yoktur. Ne yapalım.

evreni %100 olarak anlayamadığımızı düşünürsek teorik olarak mümkün ama trilyarda 1'lik falan bi ihtimal çünkü asteroid, göktaşı mevzuları güneş'ten gelebilicek potansiyel tehlikeler vs. biliniyor pek soru işareti olan konular değil bunlar ve bu cisimler sürekli gözleniyor o yüzden pratik olarak pek mümkün değil.

dünyanın 100 katı büyüklüğünde veya en azından dünya büyüklüğünde bir şeyin çarpması gerekmiyor.

tüm dinozorları ve o dönemdeki tüm canlıların 75%'ini yeryüzünden sildiği "düşünülen" asteroid yalnızca "10 km" çapındaydı. saatte 50.000 km hızla giden 10 km çapındaki bir göktaşının, çapı 12.700 km olan dünyaya çarptığını hayal edin, dünyanın bir tarafından girip diğer tarafından kolayca çıkamayacağı için neler olacağını, okyanusa düştüğünde yaratacağı dalgalanmayı. ya da hayal etmeyin şunu okuyun.

www.bbc.com

üstat yaşlı bir adam değil ama, bir çatı sahnesi var şu filmde

(bkz: abre los ojos)

@chaoslord maalesef o değil

yıl uymuyo ama çatıdan atlamalı ispanyol gerilim filmi var: mientras duermes. belki yılı karıştırıyosan diye söyleyeyim dedim

a/an'de okunus baz aliniyor. honourable'in h'si okunmuyor.

Kalıplaşmış değil. An hour da böyle. Telaffuza göre.

H okunmuyor. O yuzden an demek cok daha kolay. Dene istersen an hour ve a hour demeyi. A hour demek iskence.

a university de dersin mesela. harf değil ses önemli :)

Nasil telaffuz ettigin onemli. Yazilisi degil.

@reavelyn benim aklima gelen ilk ornegi vermis :)

bana okulda sese göre demediler, harfe göre demişlerdi, aklımda sorgusuz sualsiz öyle de kalmış. o yüzden dizilerde filmlerde sürekli karşıma çıkan bu cümle şaşırtıyordu beni ki ingilizce altyazıyla dizi, film izliycek kadar ingilizcesi de olan biriyim. eğitim sistemimizin kurbanı olmuşum...

başka çareniz var, buradan mırıldanın; vocaroo.com

ella, elle l'a?

youtu.be

@dissendium +1

aradığınız şarkı bu mu bilmiyorum ama yazdığınızı görünce benim de aklıma bu geldi.

The underdog project - Remember

www.youtube.com

evet the underdog project - remembermış teşekkürler

bence en güzeli denk geldikçe yapmak. sıkılınca değiştirmek. karışıp gitmek öylece. sırayla memur gibi yapmak sıkıcı geliyor bana.

bence de denk geldikçe yapmak iyidir. kolej görevleri de neredeyse ana hikaye gibi zaten. biraz ondan, biraz bundan yapın. hepsini eşit götürün.

karışık gidiyorum, hangisi bana yakınsa ona yöneliyorum, ömrüm yollarda geçiyor. oradan oraya ışınlanmıyorum pek.

denk geldikçe diyosunuz ama denk gelmek tamamen bizim elimizde değil mi istediğim görevdeki yerlere giderim yani bi görev için gittiğim yerin yakınında görev varsa onları yapıyorum bi ama orda yerel halkla konuşunca bi sürü görev daha çıkıyor. konuşup konuşmamak elimizde sonuçta.

bi de şunu sorucaktım şu an legion'a katılsam windhelm gibi stormcloak yerlerine gidince sorun yaşar mıyım?

Arada bazı yan görevleri yapıp hikayeye dönüyorum. Bazıları yardımcı oluyor, bazıları hikaye ilerleyişinde sorun oluyor(bug değil). Aslınds en mantıklısı temel yan görevleri ana görevden önce bitirmek. Şu silahı bul, bu mağarayı temizle, o tüccara yardım etleri sonra da yaparsın. Karışık iyidir ama

ömrün yollarda geçmesi +1. bize bağlı ama tek bir questline a kilitlenmeden gidince denk gelenleri yapıyorsunuz işte.

%100 emin olmamakla birlikte soldaki. soldakinde ml'den grama geçiş yapmışlar o biraz kafa karıştırıyor ama 91.8 g yağda 10 g doymuş yağ varsa 100 g yağda 11 g'dan daha az oluyor yani sağdakine göre daha az doymuş yağ içeriyor o sebeple biraz daha iyi ama çok da önemli bi fark değil herhalde aralarındaki.

Yağ sektöründeyim. O besin öğelerindeki doymuş doymamış yağ oranları nereseyse sabittir. Ona çok takılmayın. Ve zaten içindeki yağla etiket her zaman uyum gösteremez. Mümkün değil bu. Rafine yağlarda dikkat etmeniz gereken tek faktör yağda karışım olup olmadığıdır. Ben eski işyerimde piyasadaki tüm markaların piyasa araştırmasını yapmıştım. Ülker birisi ama öbürünü çözemedim. O da bilinen bir marka ise ikisini de kullanabilirsiniz.

Bakanlık defalarca ifşaladığı için marka belirtmekte bir sakınca görmüyorum. Selin, gülce, ege selin, ege gülce, simay gibi yağlardan uzak durun. Soya veya aspir çakıyorlar.

ismira diğeri komili

Komili de iyidir. Fiyatı uygun olsnı al bence.
Aşağıdaki tavsiyemi siyasi tarafı bir kenara koyarak yazıyorum.
Bimin malını da alsbilirsin. Küçükbay ve Balsarı firmaları üretiyordu son baktığımda. Her ikisi de tağşişten uzak durur.

scrubs

Black Books.

ingilizce geliştirmek içinse lost'u da öneriyolar bu konuda. şahsen hatırlamıyorum diyalogları nasıldı ama çok arkadaştan duymuştum zamanında.

Aile hekimleri böyle günler için var. Belli bir salgın varsa ilacını biliyorlardır. Hangi devlet hastanesine yakınsınız bilmiyorum ama mhrs'den bakın derim, şansa yarına bile olabilir randevu.

Aile hekiminize gideceksiniz. 6 gun uzun bir sure.

Aile hekimi gerek gorurse sevk verir zaten.

aile hekimi +1. kalkip simdi direk gidin bi baksinlar iste. randevuya gerek yok.

aile hekimi hiç aklıma gelmemişti, bugün yetişemezsem yarın gideyim o zaman.

üzüldüm yahu geçmiş olsun. umarım iyileşirsin bir an önce

aile hekimi+1 bir de imumax diye bir boğaz spreyi var.

denk gelip de okuyan birine yararı olur belki diye sonucu yazayım. benim gibi inat etmeyin ben anlamıştım aslında 2-3 günde normalden ciddi bi durum olduğunu da inat ettim biraz. acile gittim belki tahlil falan gerekir diye, biraz çekindim acil doktoru bunun için mi geldin falan der diye ama sıkıntı olmadı. faranjit dedi ilaç alman gerekiyor dedi antibiyotik falan yazdı yani neyse sözün özü normalden farklı bi durumunuz varsa farkedersiniz zaten öyle bi durumda muhakkak doktora gidin.

acile gitmek yine de yanlis olmus tabi. zamaninda aile hekimine gitseydiniz keske. gecmis olsun.

aldatmak = şerefsizlik olduğundan yollarım.

ek: benzer durumun başıma gelmişliği var. yolladım.

böbrek.avi

valla aşık olana kadar "söz veremem, insanız sonuçta, ne olacağı belli olmaz" derdim ki genel olarak bu yaklaşımı daha sağlıklı bulurum, sonuç olarak aldatanlar da "aldatırım kesin" demiyor. kendini bilmek, temkinli yaklaşmak en doğrusu. ama aşık olduktan sonra net olarak söyleybilirim ki öfkeli dede gibi "burayı terk et!1" diye bağırıp sopayla kovalarım. isterse tanrıça olsun, sevdiğim insana bunu yapmayı yüreğim kaldırmaz. şu an için düşüncem bu en azından. mesele seksse benim zaten aşık olduğum, bayıldığım biri var di mi. gider onunla yaparım. evime gelen herkesi skseydim ohoo.

benimle sevisebilme kriterlerine uygun ozeelik tasiyorsa buyuk ihtimalle ilgi alanima girmistir.
a) yakalanmayacagimdan eminsem evet.
b) bir onceki cevabim gecerli.

sevdiğim kadını asla aldatmam daha doğrusu aldatamam sevmek başka türlü bir şey.

a) hayır sevişmem, bak bunu yaşadım gönül rahatlığı ile hayır diyebiliyorum.
b) sevişeceğimi zannetmiyorum ama önce böye bir olay yaşamış olmam gerekli ne desem yalan olur.

a)yapmam ama yakın arkadaşım 4 yıllık ilişkisi olmasına rağmen ons yapıyordu arada,yani yapan olabilir
b)adam onurlu,sevdiğine önem veren adamsa gözünü kapar ve giyinmeni söyler.aç ve gözü dışarıda adam sen daha düğmeni açmadan atlar.öncesinde adam hal ve hareketleri ele verir zaten.

Her şekilde yol veririm. Qudursun.

Ama qudurmak yan sebep. İlk sebebi gönül ilişkimin olması.

Bir de bunun C şıkkı var,

Kadın eğer sevişmek istezseniz tecavüze kalkıştı diye polise vereceğini ve bağırmaya başlayacağını söyler ve üstünü başını yırtar. Ya kabul edersiniz ya da iftirayı aklamakla meşgul olursunuz, bu durumda hele de kadın üstünü başını parçalarken, bu durumla karşılan 100 erkekten kaçı o durumda reddeder?

Kadından korkacaksın, kadın istediğini bir şekilde alır.

hayir
evet

a) ilk adımı ben atmayınca bu durumlarda gerilirim, bedava ve ekstra bir gıda diye düşünmem kesin bi bokluk var diye düşünürüm. kafaya hala kan gittiği için hayır bu.
b) benim kriterlere eşim ve kate beckinsale uyuyor. ikisi için de kumandayı boner kun'a koşulsuz bırakırım.

direkman yollarım. ilişkim olacak ve ben ilişkim olan kadınla beraber olmayacağım da evde yalnız takılacağım. gelen kadın beni siksin yine yapmam.

@rain when i die ilişkiniz olduğu kişi/eşiniz/nişanlınız vb. evi kastediyorsanız evde yok yani bi yere gitmiş falan öyle düşünün, işyeri dersek de yalnız olduğunuz bir ortamı düşünün (kendinize ait odanız ya da ortak kullanılan odada tek kalmanız o anlığına vb.) spontane olarak yalnızsınız yani, kasten yalnız kalmayı seçmemişsiniz.

@kaichi iki durum için de (a ve b) bi bokluk yok, kadın sizi istiyor, niyeti sadece sevişmek, sizinle cinsel haz yaşamak istiyor hepsi bu kadar.
sonrasında da tehdit, şantaj falan da olmayacak, sizi zora sokacak hiçbir şey olmayacak.

ilişkinin durumuna bağlı bu. sırf sevgilim olsun diye sevgili olan milyonlarca çift var dünyada. (evlilik kurumu zaten daha ciddi) öylesine değil gerçekten sevdiğim için birlikte olduğum biriyse 2 şıkka da yollarım derim. (2. şıkka yine de yaşamadan %100 netlikle cevap vermek zor).

çok ciddi bi ilişkim yoksa da ilk şıkta sevişmem de yollamam da salağa yatarım 2. şıkta sevişirim.

@ucurumdanasagi

hanım da öyle demişti :( sonrası çok çetrefilli o işlerin, asla bilemezsin. çok içinden çıkılmazsa bi 5dk lavabo izni istemek hem temiz bir erkek olduğum izlenimi verir, hem de tokatı basıp hormon dengesini sağlamam için zaman sağlar. dönüşte yayvan bir gülümsemeyle kapıyı gösteririm.

p.s. baby i love u, it's all a joke, jokes all around. hehe

Sevgilim var. Cevaplarım net olacak:

1) Hayır
2) Hayır.

Her türlü hayir. Sadakat en onem verdigim sey.

Evli ve nişanlı olmakla 'ilişkide olmak' aynı şey değil.

Evlenme ve nişanlanma aşamalarına gelebildiysem tabi ki sadık kalırım ve aldatmam, yalnız bu aşamaya gelmek de kolay değil.

Ancak ciddi bir ilişkide olduğum zaman yine de yollarım. Demek ki ilişkide olduğum kişi bana değerini ispatlamıştır. Öteki türlü ilişkinin nasıl bir aşamasında olduğuma göre, birlikte olduğum kişiden pek emin değilsem, ciddi bir potansiyeli olduğuna inanmıyorsam ilişkiyi bitirecek bir davranışta bulunmaktan çekinmeyebilirim.

a) fırsat varsa değerlendiririm.
b) açıkça soyunmaya başlarsa da zaten sevişebilirim.

İkisi de hayır. Çünkü;

(bkz: knock knock)

@iwasbornonamountainside hocam knock knock da çok uç ve ağır bir örnek olmuş :)

a) hayır
b) ne yapacağımı bilemem herhalde, hiç öyle bi durum içinde olmadım. Sağlıklı düşüneceğimi sanmam. Ama yapsam da pişman olurum sonra.

bence parasal konular var.

youtu.be

ben de onu diycektim.
mantıksızca bir övgü var ekşide de.
iki kere gitmiş yine gidecekmiş falan.
bakiyorum övenlerin diğer entrylerine, normal gibi duruyor.

@Jimmy McNulty
biraz önce onu izledim, bir tane eli yüzü düzgün eleştiri buldum diye sevindim hatta.

film tabi ki beğenilebilir, lafım yok ancak ölümüne övmeyi, olumsuz bir şey say(a)mamayı anlamıyorum.

Bana göre nostalji güzellemesi olduğu için güzeldi. Yani o yıllara olan özlemi ve saygıyı ifade biçimi olmuş bu film Cem Yılmaz için bence.

bu filmi kötü yapmıyor benim için nostaljik yaşayan herkesin beğeneceği bir film olmuş.

Hunharca gülsem ama bu öğeler olmasa daha az beğenirdim muhtemelen. Beğenisini ifade eden herkes de komik olduğu için beğenmememiştir diye düşünüyorum. Dediğim gibi nostaljik öğeler oldu benim beğenmemi sağlayan. Göndermeler ise bunu destekleyen uyarıcılardı sadece.

para alıyorlar, acayip reklam dönüyor ya da fanboylar.

Ek olarak: çok beğendiğim bir entry de burada dursun.

eksisozluk.com

mizah olarak hadi gora biraz daha farklı olabilir (ki gerçekten biraz yani zorlarsan ona da aynı denebilir) arog'la yahşi batı'yla baya aynı tarzda bi filmdi. (hemen her replikte ince veya kalın bi espri, bi şeylere gönderme vs.) onların mizahını sevmiş bi insanın bunu da sevmesi lazım. belki de sosyal medyada pek yakında'yla başlayan anti cem yılmazcılık seni de farkında olmadan içine almıştır o sebeple sevmemişsindir ya da doğru bi anında bi izlememişsindir. aklıma gelen son ihtimal olarak da zaman geçtikçe daha güzel gelicektir sana.

Bir filmden beklentim keyifli vakit geçirmek ve bu beklentimi fazlasıyla karşıladı. Zaten filmin acayip bir bilimkurgu ya da inanılmaz bi senaryo olmak gibi bir misyonu yok. Sabun köpüğü mantığında, bence çok güzeldi.

Bu arada göndermeleri falan anlamasam da aynı şeyi söylerdim, keyif aldım yani bu yeterli.

saw deyince cube serisi aklıma geldi. ilk film dışındakilerin puanı çok düşük, film film hatırlamıyorum pek çocukken izlemiştim çünkü ama saw tarzı ilgi çekici bi konuydu. popülerlik ayırt etmeden aklıma gelenleri yazıcam izlediklerin olabilir. shutter island, the gift, the game, devil's advocate, 12 monkeys, los cronocrimenes, the sixth sense, the thing, loft, spoorloos, ne le dis à personne. bi de bunlar kadar sevmediğim a cure for wellness, triangle gibi bu tarz filmler de var.

the game

Tenant

The game
Ronin
Hodejegerne

It Follows. Bir de ne oluyor lan dedirtmez ama Cape Fear süper gerilimdir.

Get Out

idi i smotri

normalde izlemezdim ama three billboard golden globe alınca dayanamadım indirdim. izlicem
birazdan.

DVDScr'sine göre değişir. Örnek screenshot'lara bakarım, güzelse -ki çoğu sefer güzel oluyor düzgün yapılmış DVDScr'ler- izlerim. Çok izlemişliğim var.

Ben de geçen three billboard'u indirip izledim, gayet yeterli seviyedeydi. Sonra da The Disaster Artist'i indirdim, o da güzel. İzliyorum yani. Her filmin bu versiyonu düşmüyor zaten o yüzden fırsat olmuyor genelde.

Ben de sizin gibi ödül sezonunda tercih ediyorum bu formatı. Eskiden eleştirmen kopyası olduğuna dair yazı filan geçerdi şimdi o da yok. Kalitesi normal dvdden düşük ama izlenebilir sürümler oluyor.

nope. standartlarım var. en az 720p ve 6 kanallı ses olması lazım. tabii başka şansım yoksa düşürebiliyorum ama geç izler kaliteli izlerim.

her sene bu zamanlar screener versiyonu düşen favori filmleri izlerim. çünkü oscar ve ödül sezonu muhabbetlerini okumayı, takip etmeyi çok seviyorum. zaten toplamda max 10 filmi böyle izlemiş oluyorum. en beğendiklerimi de hd düştüğü an veya vizyona girdiği zaman tekrardan izliyorum.
bunlar dışında sadece animasyon kategorisindeki filmlerin hd düşmesini bekliyorum. zaten genellikle tören öncesi 5'te 4'ü düşmüş oluyor.

izlemem, 720p web-dl versiyonunu beklerim en azından. özellikle bazı filmlerde görsellik çok önemli oluyor, ordan alıcağın keyif ciddi oranda düşücekse 2 ay daha bekler düzgününü izlerim. oscar'dan önce hepsi düşüyor zaten

(bkz: andrey zvyagintsev)
vardır diye düşünmüştüm ama yokmuş, izninle kın kın kın...

loveless'tan iyi diğer filmleri, hepsini izle kesinlikle, leviathan favorim.

tek film olarak
(bkz: Le tout nouveau testament)
(bkz: raw)

@bruce yakın dönemde loveless izlememe rağmen onu unutmuşum. ekliyorum.

Scorsese?

Dünyanın en mükemmel filmlerinden biri (git: www.imdb.com)

bir bakın derim

Zeki Demirkubuz
Kader-Masumiyet-üçüncü sayfa

Reha Erdem
Hayat var-Kosmos

Ömer Kavur
Anayurt Oteli

Ekleme :

Alfonso Cuarón.

(bkz: children of men )

(bkz: plan sekans )

ilk bakista: bahman ghobadi ve yorgos lanthimos...

Bunları bilerek eklememiş olabilirsin. Yine de yazıyorum.

Edit : michael mann
Heat
Collateral
Insider
Last of the mohicans

Ridley scott
Alien
Blade runner
Gladiator

James cameron

Billy wilder
The apartment
Sunset blvd.

Coppola
Godfather 1-2-3
Conversation

Elia kazan
On the waterfront
A streetcar named desire

John Frankenheimer
Birdman in Alcatraz

Bir de truffaut iki kere var listede

(bkz: Yılmaz Güney) - Umut - Yol - Duvar özellikle Duvar

Otto preminger - bunny lake is missing

Buster keaton - the general

Harmony korine - gummo

Lariso shepitko - voshojdenie

Metin erksan - susuz yaz, sevmek zamanı, yılanların öcü, müthiş bir tren, eski zaman elbiseleri

Edward yang - yi yi

Yang zimou - raise the red lantern

Kaneto shindo - kuroneko, onibaba, hadaka no shima

Carl theodor dreyer - ordet

tarsem singh - the fall

kim ki-duk

Listede tüm sevdiğim yönetmenler varken Vittorio De Sica ile kim ki-Duk nasıl olmaz, mutlaka eklenmeli. Ve yenilerden çok beğendiğim Xavier Dolan. Film olarak da ilk aklıma gelen De Sica efsanesi "bisiklet hırsızları" ile günümüzden "gençliğin en iyisi".

(bkz: fatih akın) : gegen die wand, auf der anderen seite, im juli, solino, tschick, das experiment ve diğerleri.

öncelikle cevaplarda yazılanlardan metin erksan (susuz yaz ve sevmek zamanı'yla başlamanı öneririm) ve xavier dolan'a (mommy ve les amours imaginaires ile başlamanı öneririm) katıldığımı belirterek başlıyım cevabıma. "kendine has bir tarzı var"ı khbtv diye kısaltıcam ve önerilerimi hiç izlemediğini kabul ederek yapıcam tabiki birçoğunu izlemiş olabilirsin.

martin mcdonagh (3 uzun metraj, 3'ü de çok iyi. khbtv)
cameron crowe (yenileri zayıf ama kült olmuş işleri çok iyidir, jerry maguire bana göre tarihin en iyi rom-com'u)
edgar wright (khbtv)
nicolas winding refn (drive ve neon demon'la başla)
rob reiner (rom-com üstadı, flipped ve when harry met sally ile başla)
david fincher (pek anlatmaya gerek yok ama listende yoktu diye yazdım=pagyaly)
guy ritchie (pagyaly, ve tabiki khbtv)
alejandro gonzalez inarritu (birdmanciyiz, pagyaly)
m. night shyamalan (günümüzde taşak geçeni de mevcut epey ama izlemek gerek, ben seviyorum şahsen. khbtv)
danny boyle (pagyaly ama trainspotting ve shallow grave'in yeri ayrı)
yorgos lanthimos (tabiki khbtv)
jean pierre jeunet (khbtv, un long dimanche de fiançailles çok iyi ve underrateddir)
ozan açıktan (annemin yarası ve silsile sinemamız açısından çölde bir vaha)
denis villeneuve (arrival ve incendies'a hayranım onun dışında çok da sevdiğim bir yönetmen değil fakat günümüz sinemasında önemli bi yerde olduğu bi gerçek ve khbtv)
jean-marc vallee (big little lies işi efsaneydi özellikle, crazy, dallas buyers club, demolition da başarılı)
derek cianfrance (blue valentine ve the place beyond the pines özellikle çok özel işler, khbtv)
ben wheatley (free fire'la başla seversen down terrace-sightseers diye devam et, son derece khbtv)

Keşke alfabetik sıraya göre yapsaydın, daha şık olurdu. Benim de eklemek istediğim birkaç isim var;


Alex Proyas - Dark City, I Robot, The Crow, Knowing

Curtis Hanson -La Confidential, Wonder Boys, 8 Mile, In Her Shoes, Chasing Mavericks

Dominic Sena - California, Gone in Sixty Seconds, Swordfish, Whiteout

Kathyrn Bigelow - Point Break, Strange Days, The Hurt Locker, K-19, Detroit

Peter Weir - Gallipoli, The Year of Living Dangerously,Witness, The Mosquito Coast Dead Poets Society, Fearless, Truman Show, Master and Commander, The Way Back

Robert Zemeckis - Romancing the Stone, Back to the Future 1-2-3, Forrest Gump, Contact, Cast Away, Flight, The Walk

Ron Howard - Apollo 13, Ransom, A Beautiful Mind, Da Vinci Code, Frost&Nixon, Angels&Demons, Rush, In the Heart of the Sea, Inferno

Steven Spielberg nasıl olmaz!!!

Ferzan Özpetek - Mine Vaganti
Yılmaz Güney'e + olarak - Arkadaş
Tunç Okan - Otobüs

big mouth var, minik bir seri ama devamı gelince güzel olucak inşallah.
edit: bojack horseman bayağı iyi.

we bare bears,
moral orel (rick and morty ve community'de çalışan Dino Stamatopoulos'un daha önce yaptığı stop motion, bir kaç bölüm izledim.)
bojack horseman ve archer için de iyi diyorlar ancak hiç izlemedim.
F Is for Family,
The Cleveland Show (american dad'in spin offu)
robot chicken (stop motion)

sanırım çocuklar için yapılmış, ama benim çok sevdiğim biraz sayko bir çizgifilm var. adı flapjack.

cartoon network'te yayınlanıyor. biraz rahatsız edici çizimleri var, diyaloglar ise hiç çocuklara göre değil gibi. ya da çocuklar o diyaloglardaki altmetinleri anlayamıyorlar :)

the oblongs

archer. muhteşem gerçekten.

adult swim'i takip edin. orada milyon tane var.

Jeff & Some Aliens

regular show bunlar kadar adult değil ama kesinlikle çok keyifli.
bojack horseman da bunlar kadar eğlenceli değil ama çok iyi.

Metalocalypse - buna mutlaka bakın-
The boondocks
Clone high

Daria
Beavis and butthead
(bu ikili klasik zaten)

Moral orel +1

Adult swim cartoonlarını takip edebilirsiniz, eminim içinden hoşunuza gidecek bir şeyler çıkacaktır. :)

The road ?

Zaman makinesi'nde buna benzer bir olay var.
H.g.wells

Maalesef the road değil. Teşekkürler.

the descent olabilir mi? her dediğiniz uymuyor sanırım ama benzeyen önemli yerler var.

.ayrı ayrı teşekkür ediyorum. filmi buldum.

The Lost Future

Ben üç sezonunu izledim, gayet güzeldi. Sonradan bozmuş diyorlar ama onu her diziye diyorlar, o yüzden bilmiyorum.

simpsons ve south park doğal
family guy yapay

Family Guy diger ikisi kadar iyi degil.

Bence diğer ikisinden daha iyi.

family guya hiç belli olmuyor ya. mesela bu sezon ilk bölümü falan çok iyiydi ama ondan sonra bir anda yere çakıldı. bir öyle bir böyle kısaca.

simpsons daha aile işi kalıyo 7'den 70'e herkesin sevgilisi modunda onla çok kıyas yapmayalım da south park'la arasındaki farkın sebebi family guy'ın daha az yenilikçi, daha tembel gözükmesi. hep aynı tarz şakalar yapmakla vs. suçlanıyor. ben hepsinden çok seviyorum family guy'ı o yüzden önemli değil benim için ama işin teknik yanı böyle benim bildiğim.

futurama hepsinden iyi.

en çok çığlık attığını soruyosan bilemem ama en yüksek çığlığı attığı şarkıyı soruyosan it's oh so quiet'dır tabiki, o seviyede başka bağrışı varsa bile ondan daha yüksek bağrışı yoktur yani

pluto'nun bussuru inisli cikisli cigligi var. :)

edit: oceania'da da iki tane var. innocence'in ortalarinda da baya var.

play dead?

common of demons en güzellerini saymış :)

It’s Oh So Quiet

abdel kader
grup vitamin - ismail ve elalarını

www.youtube.com

Nanowar grubunun kendisi. örnekler :

The Number of the Bitch (Maiden Cover) -> www.youtube.com
Master of Pizza (Metallica Cover) -> www.youtube.com

Oğuzhan Uğur şarkıları. Örnekler :

Terbiyesizim -> www.youtube.com
Soğan Ekmek -> www.youtube.com

Ege Kayacan - Pompala Panda -> www.youtube.com

COB - OOps I did it again (Britney Spears Cover) --> www.youtube.com

Eko Fresh - quotentürke -->www.youtube.com

not: yalnız resmen her türden paylaşmışım..

unutmuşum lonely island - jeez on my pants şarkısı da hem dinledikçe sarıyor hem epey komik www.youtube.com

www.youtube.com 1983 yılında yapılmış şarkıdaki altyapıya bakar mısınız?

Thurisaz - endless

Grup raptiye - Hello Malatya
Mercan şarkıları; hepsi gay ile sana değil kardeşine
bizim murat - fil diyeti
diyar pala - pompalamasyon
Bülent OrtaçGrup raptiye - Hello Malatya
Mercan şarkıları; hepsi gay ile sana değil kardeşine
bizim murat - fil diyeti
diyar pala - pompalamasyon
Bülent Ortaçgil - Şık Latife
Zuhal Olcay - iyisin
Son olarak da Manda yuva yapmış söğüt dalına.
Bülnet Ortaçgil - Şık Latife
Zuhal Olcay - iyisin
Son olarak da Manda yuva yapmış söğüt dalına.

Grup raptiye - Hello Malatya
Mercan şarkıları; hepsi gay ile sana değil kardeşine
bizim murat - fil diyeti
diyar pala - pompalamasyon
Bülent Ortaçgil - Şık Latife
Zuhal Olcay - iyisin
Son olarak da Manda yuva yapmış söğüt dalına.

Mobilden girdim. Düzeltim şimdi.

icarus güzel

making a murderer tabi ki

13th - çok güzel

making a murderer beni niyeyse sarmadı.

unacknowledged

Jim & Andy : The Great Beyond

Eğer gastronomi merakınız var ise Chef’s table

Jim & Andy'i geçen gün izledim. unacknowledged müthişmiş, the truth is out there. :)

Youtube'dan hikaye videolarini izleyebilirsin ama cok da sart degil cok temel bir sekilde hikayeyi bilsen yeter detaya gerek yok. Oyunun hikaye yonu zayif gameplay daha on planda.

oyunun hikaye yönü aksine güçlü. taşları yerine oturtan bazı olaylar var. diğer oyunların arasındaki bir timelineda geçiyor.

ilk çıkan metal gear oynunu oynayamıyacağını var sayıyorum ama sonradan çıkan metal gear solid (ps1 versiyonu. pc versiyonunu oynama), metal gear solid 2 Sons of Liberty, Metal Gear Solid 3: Snake Eater, Metal Gear Solid: Peace Walker sırasıyla oynarsan iyi olur. Saydığım sıra oyunların çıkış sırasına göredir. Hikayede kafana oturması için bu sırayla oynaman daha mantıklı. ama istersen timeline'a göre de sıralayabilirim.

Gameplay olarak çok keyif alırsın, gameplay olarak son zamanlarda yapılmış en iyi oyun. ama hikaye olarak bir şey anlamazsın. hani merak edersin niye böyle? niye şöyle? ses kayıtlarında neden böyle bir şeyden bahsediyorlar falan diye. çünkü eski olaylara çok gönderme var.

eski oyunları oynarsan alacağın keyif 2 kat artar ama vaktim yok diyorsan youtube'da hikaye vidyoları var onlara bakarsan iyi olur. zaten bakmalısın mutlaka :)

son olarak phantom pain'den hemen önce çıkan bi ground zeroes var. çok kısa süren bi oyun ama phantom pain'den önce mutlaka oynanması gerekiyor. benim önerim eski oyunların vidyolarını izleyip, ground zeroes ve phantom pain oynamak.

big boss kimdir bilmezsen plot twist boşa gider :P

biraz uzun ama şöyle bi anlatımı da varmış internette oyungezer.com.tr

sistem geri yükleme.

internette varmış bunun çözümü bana daha spesifik bi sorun olarak gözüktüğü için bakmamıştım hiç, geri yükleme, formata falan girmeden hallettim.

e neymiş çözümü onu da yazsaydın?

@rotten head answers.microsoft.com

Valla escort meselesine toptan karşıyım ama aylık filan mı olacaktı? Tek gecelik ilişki işte. Zengin biriysen ele güne karşı yanında da taşırsın ekstradan o yani. Uzun süreli anlaşma yapıp da bağlanmak istemez hiç kimse.

Ya ben sorunu anlamadım ya da eskortluk müessesesini bilmiyorum, sorun çok saçma geldi bana.

Tek posta kesmiyordur. 7-8 posta atıyodur gecede

@gölgede aynı

Olur mu yahu, 50-60 postanın altına kimse kiralamaz gecelik. İnsanlar 10-20 postayı ayaküstü atıyor.

adamın normal insan gibi sevgilisiyle beraber bi gece geçirmek isteme hissi yaşaması normal saatlik falan sadece cinsel doyum neticede bunun da yeri ayrı. bunun dışında bi de takılma mevzusu var. yani harbiden eskortluk yaptırıyolar bi yere giderken falan yanlarında güzel kadın olsun diye. belki bazen öyle olması gerekiyodur bazen de keyifleri tek gitmek istemiyodur bilemiyorum. görmüşlüğüm var seksi giyimli at gibi slav ırkından bi kadınla tipsiz herifin tekini dışarlarda

Goodfellas.

Goodfellas

gangs of new york'un ilk 15 dakikası. arada bir açar izler, sonra da bizim hatuna girişirim.

Raging bull-taxi driver-goodfellas arasından seçmek bayağı zor

edit : en iyisini ayırt edemiyorum. fakat üç filmin içinde beni en çok etkileyen raging bull.


spoiler- -- --- ---

sırf la mottanın robinson'a sayıyla kaybettiği raund için bile başa yazarım.
hem müthiş çekilmiş, hem de niro inanılmaz oynamış.

spoiler ---- -- ----- --

Goodfellas ^^

şimdi soruyu görünce baktım 16 filmini izlemişim kralın ve bir tane 6/10 verdiğim filmi yok ya tabanı 7/10, müthiş adam. bu soruya cevap veremiycem ama en underrated filmini söyleyebilirim: the king of comedy. bunun yanında aslında zamanında hakkı verilmiş ama gençliğin günümüzde lafı az geçtiğinden izlememiş olabileceği filmlerinden gangs of new york, casino ve the aviator'u da buradan tüm izlemeyenlere tavsiye eder, esenlikler dilerim.

Goodfellas ya da Casino diyecektim ama hadi cinslik yapayım, Cape Fear. Müthiş gerilimdi.

Goodfellas, casino, shutter island falan çok iyi de, ölüp bittiğim filmi the Wolf of wall street'tir.

olur neden olamasın?

ara öğün olması için hafif olması gerekmez mi? yumurta o kadar hafif bi şey değil ya, 1 haşlanmış yumurta 150 kalori civarı diğer saydıkların 50 kalori civarı. kilo vermekse amaç bildiğin düz öğün olur yumurta yani

@semaforo de medianoche

1 yumurta 70 kalori. 150 değil.

ara öğünü geç. çare intermitten fasting.

Ara öğün olayı yalan, ara öğünde yemeyi planladığın yumurtayı kahvaltıda fazladan ye zaten acıkmazsın. 2 ya da 3 öğün ye düzgün ye. Ara öğünler gereksiz.

Herkes kafasından birşeyler sallıyor. Bugün bütün kabullerimiz birileri tarafından yalanlanıyor.

Yeme içmeni bir süre takip et, zaten anlayacaksın kendi sınırlarını. Kendi vücuduna göre ye işte.

Genel konuşuyorum, kimse üstüne alınmasın.

Birazda damak tadıyla alakalı bence.
Benim görüşüm şu yumurtayı yiyeyimde bugünüde atlatayım bugün gözüm görmesin bi daha dediğim bir yiyecek.
Kokusu tadı sevmiyorum ayrıca ara öğün meyve lif filan sağlar sabahta meyve yemeyeceğin için ara öğünün meyve olması mantıklı

@sen git ben geliyorum

pardon 100 gramı 150 kaloriymiş ortalama 1 yumurta 75 kalori. yine de 50 kalorilik şeyler varken diyetisyen yumurta yazmaz ama arada bir yenebilicek seviyede en azından.

pardon

Kolay para

Kolpaçino

sonsuz

Organize işler?

vavien

neredesin firuze?

pek yakında.

neredesin firuze.

Gemide

Barda

fasulye

bence normal. yıllardır bu anı bekliyosun sonuçta. eğer bu süreç ilerde de yani düzenli cinsel hayata geçtiğin zamanda devam ederse o zaman sorun var diyebiliriz.

normal, sıkıntı yok. cesaret edememe gibi bir düşünceye girme, yaptıkça öğrenebildiğin bir şey.

Sıkıntı yok. Her erkek muhakkak yaşıyor bunu yaşamayan %1 falandır.

Bunun bir hastalık sayılabilmesi için yani erken boşalma sorunu sayılabilmesi için DSM-V şöyle tanımlar: Eşli cinsel aktivite esnasında 6 aydır en azından %75'inde cinsel aktivitenin 1. Dakikasında ya da daha erken boşalma eğilimi.

Yani içini rahat tut. Tekrar birliktelik yaşayabilirsin. Ve yine aynısı olabilir ve bu çok normal. Zamanla süre uzayacaktır.

Ben anlamiyorum nasil yuzde 1 falandir yasamayan. Ben yasamadim bi de ilk deneyiminde neden oral?

edit: gerçi daha önce eline kadın eli değmediyse normal.

Çok normal, moral bozma. Zamanla düzelir, ilk bisiklete bindiğin günü düşün.

seninki yine iyiymiş, ben daha kottan sürtünürken boşalmıştım. yavaş yavaş normale dönüyor, westblack +1. erken boşalırım stresine girip kaçınırsan yol alamazsın, ayıp bir şey yok bunda.

Ben yaşamıyorum bende tam tersi oluyor.

daha neler olacak böyle şeyleri kafayı takarsan kötü olur. cinsel ilişkide cogu sorumluluk erkekte oldugundan üzerinende biraz baskı olacaktır zamanla atlatırsın

İlkinde orala kadar dayandıysan iyi yine.